bilginomi
bilginomi

Physics

Bertrand Russell'a Reddiye

Read Time:7 Minute, 5 Second

Bertrand Arthur William Russell’a Reddiye

Refutation of Bertrand Arthur William Russell

Mehmet Keçeci

03.01.2015

Hatırladığım kadarıyla, kutsal kitaplarda zekâyı öven tek bir kelime bile yoktur. Bertrand Arthur William Russell

Bu söz özellikle Kur’ân-ı Kerîm için tamamen geçersizdir.

Kelimelerin tarihsel kullanımını da göz önünde bulundurulmadan kullanılmış bir ifade olarak düşünüyorum. Örneğin; Kur’ân’da bazı kelimesini bulamazsınız fakat onun işlevi olan “âkıl, düşünmek, görmek, işitmek, duymak, anlamak, ilim vs.” gibi birçok ifadeyi bulabilirsiniz. Aşağıda hem Kur’ân’da geçen benzer ifadeler hem de İslâm tarihinde söylenmiş ifadelerin sadece bir kısmını sunuyorum.

  1. Şüphesiz bunlarda, âkıl sâhibi bir kimse için üzerine yemin edilmeye değer bir özellik vardır. Kur’ân-ı Kerîm, Fecr Sûresi, Âyet: 89/5. [1]
  2. (Böyle bir kimse mi Allâh katında makbuldür,) yoksa gece vakitlerinde, secde hâlinde ve ayakta, ahiretten korkarak ve Rabbinin rahmetini umarak itâat ve kulluk eden mi? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ancak âkıl sâhipleri (ûlûl-elbâb) öğüt alırlar. Kur’ân-ı Kerîm, Zümer Sûresi, Âyet: 39/9. [1]
  3. Sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağlar; yolunuzu bulmanız için de nehirler, yollar ve nice işâretler meydana getirdi. İnsânlar yıldızlarla da yollarını bulurlar. Şu halde yaratan, yaratamayan gibi olur mu? Artık siz düşünmez misiniz? Kur’ân-ı Kerîm, Nahl Sûresi, Âyet: 16/15-17. [1]
  4. Bu Kur’ân, âyetlerini düşünsünler (liyeddebberû, tedebbür etsinler) ve âkıl sâhipleri (ulûl-elbâbi) öğüt alsınlar (veliyete’zekkera) diye sana indirdiğimiz mübârek bir kitaptır. Kur’ân-ı Kerîm, Sâd Sûresi, Âyet: 38/29. [1]
  5. Onlar bu sözü (Kur’ân’ı) hiç düşünmediler mi (efelem yeddebberûl-gavle, bir iyice tedebbür etmezler mi)? Yoksa kendilerine, önceki atalarına (evvelîne) gelmeyen bir şey mi geldi? Kur’ân-ı Kerîm, Mü’minûn Sûresi, Âyet: 23/68. [1]
  6. Hâlâ (efelâ) Kur’ân’ı düşünüp anlâmaya çalışmıyorlar mı (yetedebberûnel-kur’âne, Kur’ân’ı tedebbür etmiyorlar mı?)? Eğer (velev) o, Allâh‘tan başkası tarafından (min ‘indi gayrillâhi) (indirilmiş) olsaydı, mutlaka onda (fîhi) birçok çelişki, ihtilâf (hi-’htilâfan ke’siran) bulurlardı/bulacaklardı. Kur’ân-ı Kerîm, Nisâ Sûresi, Âyet: 4/82. [1]
  7. Onlar Kur’ân’ı düşünmüyorlar mı (elela yetedebberûnel-kur’âne, Onlar Kur’ân’ı tedebbür etmiyorlar mı?)? Yoksa (em) kalplerin (kulûbin) üzerinde (‘alâ) kilitleri (ekfâlühâ) mi var? Kur’ân-ı Kerîm, Muhammed Sûresi, Âyet: 47/24. [1]
  8. Tedebbür, huzûr-ı kalbden yâni, kalbin dünyâ meşgâlelerinden kurtulmasından sonra gelir. Kur’ân-ı Kerîm okumaktan maksad, O’nun âyetleri üzerine tedebbür etmektir. Bunun için, Kur’ân-ı Kerîmi ağır okumak sünnettir. İmâm-ı Gazzâlî (rha.)
  9. İlimsiz ibâdetin hayrı yoktur. Tedebbürsüz (düşünmeden) kıraatın da faydası olmaz. Hz. Alî (k.s.)
  10. Düşünüp ibret alasınız diye her şeyden (erkekli dişili, çift çift yarattık) iki eş yarattık. Kurân-ı Kerîm, Zâriyât Sûresi, Âyet: 51/49. [1]
  11. Rahmân (er-Rahmân(ü)) Kur’ân’ı öğretti. İnsânı yarattı. Ona beyanı (düşünüp ifâde etmeyi) öğretti. Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir. Otlar ve ağaçlar (Allâh‘a) boyun eğerler. Göğü yükseltti ve ölçüyü koydu. Ölçüde haddi aşmayın. Tartıyı adâletle yapın, teraziyi eksik tutmayın. Allâh yeri yaratıklar için var etti. Kur’ân-ı Kerîm, Rahmân Sûresi, Âyet: 55/1-10. [1]
  12. Bu, bizim indirdiğimiz ve (hükümlerini) farz kıldığımız bir sûredir. Düşünüp öğüt almanız için onda apaçık âyetler indirdik. Kur’ân-ı Kerîm, Nûr Sûresi, Âyet: 24/1. [1]
  13. Elif Lâm Râ. Bunlar, apaçık Kitâbın âyetleridir. Biz onu, âkıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur’ân olarak indirdik. Kur’ân-ı Kerîm, Yûsuf Sûresi, Âyet: 12/1-2. [1]
  14. Sözü dinleyip de onun en güzeline uyanlar var ya, işte onlar Allâh‘ın hidâyete erdirdiği kimselerdir. İşte onlar âkıl sâhiplerinin ta kendileridir. Kurân-ı Kerîm, Zümer Sûresi, Âyet: 39/18. [1]
  15. Allâh hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona çokça hayır (‘hayran ke’siran) verilmiş demektir. Bunu ancak âkıl sâhipleri (ûlûl-elbâbi) anlar. Kur’ân-ı Kerîm, Bakara Sûresi, Âyet: 2/269. [1]
  16. Kesin olarak inananlar için yeryüzünde ve kendi nefislerinizde birçok alâmetler vardır. Hâlâ görmüyor musunuz (efelâ tübsirûn) ? Kur’ân-ı Kerîm, Zâriyât Sûresi, Âyet: 51/20-21. [1]
  17. Doğrusu Rabbimizin şanı çok yücedir; ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk. Demek bizim beyinsiz olanımız Allâh hakkında doğruluktan uzak sözler söylüyormuş. Kur’ân-ı Kerîm, Cin Sûresi, Âyet: 72/3-4. [1]
  18. Ya âlim, ya ilim öğrenen, ya ilmi dinleyen, ya da bunları seven kimse ol. Sakın beşincisi olma, yoksa helak olursun! Hadîs-i Şerîf [2]
  19. Ya öğrenen ol, ya öğreten ol, ya dinleyen ol ya da ilmi seven ol. Fakat sakın beşincisi olma. Yoksa helak olursun. Hadîs-i Şerîf. [3]
  20. İnsânların en âkıllısı, bilgesi insânlar için onları uyaran, ikaz eden, önlem alandır. Hz. Ömer (r.a.) [6]
  21. Herkese âkıllı denmez. Âkıllı kimse, kendisini her türlü kötülükten koruyandır. İmâm-ı Şâfiî (rha.) [6]
  22. En büyük zenginlik âkıldır. En büyük fakîrlik ahmâklıktır. Bilgisizliğin en büyüğü kendini beğenmektir. Üstünlüğün en büyüğü de güzel ahlâktır. Hz. Ali (r.a.). [4]
  23. İnsândaki en üstün haslet hangisidir? diye sorulunca; “Kâmil âkıl.” buyurdu. Eğer o yoksa? dediler. “Güzel edebdir.” buyurdu. O da yoksa? dediler. “Kendisiyle istişâre edilecek şefkatli bir kardeş.” buyurdu. “O da yoksa?” “Devamlı sükût.” buyurdu. “O da bulunmazsa?” dediklerinde; “Ölmek.” buyurdu. Abdullâh İbnü’l Mübârek (rha.) [6]
  24. Âkıl, mü’minin dostu; ilim, vezîri, sabır, askerlerinin komutanı ve amel ise silâhıdır. Hz. Alî (r.a.) [6]
  25. Ham düşünceleri, ancak âkıl pişirir. Firdevsi [6]
  26. Çirkinle güzeli, gözle değil, görünüşle değil âkılla ayırt edin. Hz. Mevlânâ Celâleddîn-î Rûmî (rha.) [6]
  27. Âkıllı isen, gariplerin gönlünü avla Mustafa gibi ili gezip yetim ara Dünyâya tapan soysuzlardan yüzünü çevir Yüz çevirerek deryâ olup taştım ben işte. Hoca Ahmet Yesevî, Xoja Ahmad Yassaviy (rha.) (1093-1166) Divan-ı Hikmet 1-7. [6]
  28. Âkıl senin için iyi ve yeminli bir dosttur. Bilgi senin için çok merhametli bir kardeştir. Kutadgu Bilig, Mutluluk Veren Bilgi, Yûsuf Hâs Hâcib (Balasagun, 1017 – 1077, Kaşgar) [6]
  29. Âkıl bir meşaledir. Kör için göz, ölü vücût için can, dilsiz için sözdür. Kutadgu Bilig, Mutluluk Veren Bilgi, Yûsuf Hâs Hâcib (Balasagun, 1017 – 1077, Kaşgar) [6]
  30. “Üniversite Hocalığı”, ilmini sürekli arttırmanın kendisine farz olduğu husûsunda idrâk ve irâde sâhibi olmak edebi olmalıdır. [5]
  31. İlim öğrenmek için üç şart vardır: Hocanın maharetli, talebenin zeki olması ve uzun zamân. İmâm-ı Şâfiî (rha.) [6]
  32. Sakın ha zeki oluşun ve avamdan farklılığın, her şeyi inkârla karşılaman olmasın! Bu, düşüncesizlik ve acizliktir. Açıklığı sana henüz görünmeyen şeyi yalanlâmandaki kabalık, delili henüz elinde bulunmayan şeyi tasdik etmendeki kabalıktan aşağı değildir. Aksine işittiğin şeyi yadırgamak seni rahatsız etse bile imkânsızlığı sana kanıtlanmadığı sürece duraksama ipine sarılman gerekir. Senin için doğru olan, bir kanıtlayan gelip oradan çıkarmadığı sürece böylesi şeyleri imkân sahasına salınandır. Bil ki tabiatta tuhaf şeyler gerçekleşir; etkin yüce güçler ile edilgin düşük güçler, tuhaf şeyleri gerçekleştirmek için bir araya gelirler. İbn-i Sînâ [6]
  33. Beyin bedensel bir uzuv, fonksiyondur. Hızı veya zekâyı etkiler fakat aklı asıl etkileyen faktörler oldukça karmaşık ve kaotiktir. Bu yüzden âkıla, mantığa, zihni etkileyen ana faktörü doğruluk, dürüstlük, samîmiyet gibi asıl bizi biz yapan rûhî, gönle âit faktörlerdir. Mehmet Keçeci, 05.12.2014. [7]
  34. Eğitim boş beyinleri doldurma değil onu nasıl kullanacağını, çalıştıracağını, neyin nasıl bulacağını, en önemlisi nasıl düşüneceğini, nasıl araştırıp, tahkik edip sorgulama ve çözümleme yapacağını bilim ve irfân ışığında yapabilme yeteneğini kazandırma, sonuçların nasıl bir samîmi hizmete döndürüleceğini öğretme zanaatı ve sanatıdır. Öğretmen bir bilim insânı olduğu gibi aynı zamânda hem zanaatkâr hem de sanatkârdır. Mehmet Keçeci, 23.02.2014. [7]
  35. Matematikçinin özgürlüğü bir kağıt bir kalem ile, fizikçinin özgürlüğü bir algı bir kâinât ile, yazılımcının özgürlüğü bir metin editörü bir derleyici bir de işletim sistemi ile, bir düşünürün özgürlüğü düşünebilen bir beyin bir ortam ile, bir devletin özgürlüğü adâleti ve vatandaşları ile, bir yöneticinin özgürlüğü çevresindeki memurların dürüstlüğü ile, bir halkın özgürlüğü güven ve huzurlulukları ile, bir toplumun özgürlüğü iftirâ, baskı, şantajın olmaması ile, bir insânın özgürlüğü samîmi bir gönül bir dost ile, bir vicdanın özgürlüğü dosdoğru olabilmesi ile, bir rûhun özgürlüğü aslîyetini hissedebilmesi ile, bir inananın özgürlüğü ise yüce Rabbi (c.c.) ve vahyi iledir. Mehmet Keçeci 16.10.2014. [7]
  36. Özgürlük ne başkalarına hakaret etmek ne de aşağılama, baskı yapma serbestliğidir. Özgürlük insân gibi yaşama yetisini en güzel kullanabilme erdemidir. Erdemsizlerin elinde özgürlük maalesef yitik bir olgudur. Baskı yapanların yanında, özgürlüğü hakâret sananlar da hep yanılmışlardır. Aşağılık beyinler her zamân özgürlüğü harcayarak diğer insânlara zarar verirler. Özgürlüğün başı saygı ile başlar. Saygı ile de devam eder. Mehmet Keçeci 11.05.2013. [7]

Kaynaklar/References:

  1. Kur’ân-ı Kerîm Meali
  2. Süyûtî, Câmius-Sağîr
  3. Taberânî; Beyhâkî
  4. Hayâtü’s-Sahâbe, 3: 370
  5. Prof. Dr. Ahmed Yüksel Özemre, Vahye Göre Âkıl İslâm’da Aklın Önemi ve Sınırı, XXVII. Bölüm İdrâk Edene: “Üniversite Hocalığı Bir Edebtir”; Kubbealtı Akademi Mecmuası, Ocak-1994
  6. Geçmişten Günümüze Özlü Sözler Serisi: Türkçe Özlü Sözler, Mehemt Keçeci, V: 1.1.1.
  7. Mehmet Keçeci’nin Sözleri
Happy
0 0 %
Sad
0 0 %
Excited
0 0 %
Sleepy
0 0 %
Angry
0 0 %
Surprise
0 0 %

Original link: mehmetkececi.com

CC BY-NC-ND 2.0 版权声明

喜欢我的文章吗?
别忘了给点支持与赞赏,让我知道创作的路上有你陪伴。

加载中…

发布评论